Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan Bahar Aksu cinayeti davasında yeni bir gelişme yaşandı. Genç kadın Bahar Aksu’nun yaşamına son veren Rüstem Elibol’un yargılanması devam ederken, kamuoyunda büyük bir merakla beklenen ceza talebi açıklandı. Tüm ülkede yankılanan bu cinayet, kadın cinayetlerine karşı verilen mücadele adına önemli bir dava olarak kayıtlara geçiyor.
Bahar Aksu, 28 yaşında genç bir kadın olarak hayat dolu bir bireydi. Aksu'nun ailesi, Bahar’ın huzurlu bir yaşam sürdüğünü ve kendisinin birçok arkadaşının bulunduğunu belirtiyor. Ancak, cinayet günü korkunç bir gerçek ortaya çıktı. Rüstem Elibol, Bahar'ın eski sevgilisi olarak biliniyor ve aralarındaki ilişki sona erdikten sonra iki taraf arasında gerginlikler yaşandığı iddiaları gündeme gelmişti. Rüstem Elibol'un cinayetten birkaç gün önce Bahar'ı sosyal medya üzerinden takip ettiği ve sık sık iletişim kurmaya çalıştığı bilgisi de bulunuyor.
Olay, Bahar Aksu’nun evinde meydana geldi. Rüstem Elibol’un belirli bir saatte Bahar’ın evine girmesi ve yaşanan sözlü tartışmanın ardından cinayeti işlemesi, olayın korkunç detaylarını aydınlatmıştır. Aksu, Elibol tarafından defalarca bıçaklanmış ve olay yerinde yaşamını yitirmiştir. Cinayet sonrası Elibol’un kaçması, bunun yanı sıra cinayetin ardından olay yerinde bıraktığı izler, polis soruşturmasını kolaylaştırmıştı.
Olayın ardından Rüstem Elibol tutuklandı ve yargı süreci başlamıştı. Yapılan açıklamalara göre, savcı sanık için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Bu talep, Bahar Aksu’nun hayatını kaybetmesi ve cinayet sırasında uygulanan şiddetin boyutları göz önünde bulundurularak hazırlandı. Aile avukatları, Bahar’ın öldürülmesinin sadece bir cinayet olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, aynı zamanda toplumsal bir sorun olan kadın cinayetleri bağlamında da ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Cinayet davasıyla ilgili olarak, Rüstem Elibol’un yargılandığı duruşmalar, kadın savunma örgütleri ve toplumun birçok kesimi tarafından takip ediliyor. Bahar Aksu'nun cinayeti, Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi adına yapılacak reformlar için bir dönüm noktası olabilir. Kadın hakları aktivistleri, bu tip davaların kamuoyunda daha fazla ilgi görmesi gerektiğini ve böylelikle savunmasız kalan kadınların daha fazla korunabileceğini belirtmektedir.
Ceza isteminin ardından açıklamalarını sürdüren Bahar Aksu’nun ailesi, yaşadıkları acının tarifi olmadığını ve başka ailelerin aynı durumlarla karşılaşmaması için tüm güçleriyle mücadele edeceklerini dile getiriyor. Aile, aynı zamanda olayın ardından toplumda, medyada ve yasalar nezdinde bir farkındalık yaratma çabasını da destekliyor.
Rüstem Elibol’un duruşması öncesinde sosyal medyada yoğun bir kampanya yürütüldü. Kullanıcılar, #BaharAksu etiketi ile Bahar'ın anısını yaşatmak ve cinayetlerin önlenmesi için seslerini yükseltmek amacıyla paylaşımlar yaptı. Bu tür yargı süreçlerinin de, toplumda kadın cinayetlerine karşı bir yargı sürecinin başlaması adına önemli olduğunu düşünülüyor.
Bahar Aksu cinayeti, Türkiye’nin bir kez daha kadına yönelik şiddet konusunu tartışmasına ve bu konuda toplumsal bir bilinç oluşturmaya zemin hazırlıyor. Rüstem Elibol hakkında verilecek ceza, benzer vakalarla da yargının seyrini belirleyebilir. Mahkemenin alacağı karar, yalnızca bu davayı değil, aynı zamanda Türkiye’deki kadın hakları mücadelesini de etkileyecektir.
Toplumun tüm kesimlerinin dikkatle takip ettiği bu dava, Bahar Aksu’nun anısını yaşatmak ve daha iyi bir toplum oluşturmak adına verilen mücadelenin bir parçası olacaktır. Mahkeme sürecinin ardından açığa çıkacak olan her karar, bu tür korkunç cinayetlerin bir daha yaşanmaması için alınacak önlemler üzerinde etkili olacaktır.