Son haftalarda dünya basını, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmaların duraklama döneminde Putin’in ilan ettiği “Paskalya ateşkesi”ni tartışıyordu. Ancak, bu ateşkesin sona ermesiyle birlikte savaş cephelerinde yeniden yoğun çatışmalar başladı. Rusya'nın özünde barış görüşmeleri ve müzakerelere yönelik pozitif bir imaj oluşturma çabaları, ateşkesin bozulması ile birlikte kaybolmuş görünüyor. Bu durum, hem sivil halk üzerinde yarattığı kaygıyı artırıyor, hem de uluslararası toplumda yeni bir endişe kaynağı oluşturuyor.
Ülkenin farklı köy ve kasabalarındaki uluslararası gözlemciler, Paskalya ateşkesi bittikten hemen sonra çatışmaların yoğunlaştığına dair raporlar yayımladı. Rus ordusunun, özellikle Donetsk ve Luhansk bölgelerine yönelik saldırılarını artırdığı belirtiliyor. Yerel kaynaklara göre, bu saldırılar yalnızca askeri hedefleri değil, sivil yerleşimleri de tehdit ediyor. Paskalya ateşkesi boyunca, sivil kayıpların önlenmesi umuduyla bir nebze olsun duraklatılan saldırılar, ateşkes bitiminde tekrar baş gösterdi. Ukrayna ordusu, son günlerde yapılan saldırılar karşısında kendini savunmak için karşı taarruzlarda bulunmak zorunda kaldığını bildirdi.
Bu yeniden başlayan saldırılar, uluslararası alanda tepkilere yol açtı. Birçok ülke, Rusya'nın bu eylemlerinin uluslararası hukukun ihlali olduğunu belirtirken, diplomatik çözüm çabalarının tehlikeye girdiğine dikkat çekti. Batı ülkelerinin liderleri, Putin yönetiminin bu tür saldırılarla barış sürecini sabote ettiğini vurguladı. NATO ve Avrupa Birliği, Rusya'ya yönelik yaptırımların artırılabileceği sinyallerini vermeye başladı. Ayrıca, bu durumun yaratacağı insani krizin de ne denli korkutucu olabileceği hususu altı çizildi. Savaşın yeniden tırmanması, sivil halkı daha fazla etkileyecek; insani yardımların yetersiz kalacağı yeni bir korkunç kış koşullarının yaşanmasına zemin hazırlayabilir.
Ukrayna ise bu durum karşısında uluslararası topluma daha fazla çağrı yapma ihtiyacı hissediyor. Güçlü bir direniş göstermelerine rağmen, sürekli artan saldırılar karşısında uzun vadede dayanıklılıklarını koruyabilmek için destek beklediklerini sıkça dile getiriyorlar. Bu bağlamda, birçok uluslararası insan hakları kuruluşu, durumu yakından izleyip, müdahale etmek için harekete geçmeyi planlıyor.
Ateşkesin sona ermesinin ardından yaşanan bu gelişmeler, gelecekteki barış müzakereleri için de oldukça belirsiz bir tablo çiziyor. Rusya'nın bu davranışları, müzakerelere katılacak diğer tarafların güvenini sarsmakta. Ülkeler arasında çözüm arayışlarının sürdüğü bir dönemde, bu tür eylemler, kalıcı bir çözüm bulmanın önündeki en büyük engel olarak öne çıkıyor.
Putin’in savaşı sona erdirmek için atılacak adımlara dair uluslararası konsensüs sağlama çabalarının yanı sıra, iç politikada da huzursuz edici bir durumla karşı karşıya kalması, Rusya'nın gelecekteki stratejilerini nasıl şekillendireceği konusunda çeşitli sorular yaratıyor. Uzmanlar, Putin’in bu dönemdeki tavrının hem iç politika, hem de dış politikadaki etkilerini dikkatle değerlendirmek gerektiğini savunuyorlar.
Özetle, Paskalya ateşkesi ile yakalanan duraklama, kısa süre içerisinde sona erdi; bu da, çatışmaların daha da derinleşmesine ve sivil halkın daha fazla etkilenmesine yol açmaktadır. Tüm dünyada bu konuda kaygılar artarken, çözüme yönelik atılacak adımların ne derece etkin olacağı merak konusu olmaya devam ediyor. Yalnızca askeri çatışmalar açısından değil, insani durum açısından da daha fazla kaygı verici gelişmelerin yaşanmaması için uluslararası toplumun el birliğiyle hareket etmesi zorunluluk arz ediyor.