Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920 tarihinde kurulduğundan beri Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden köklü bir kurum olmuştur. Kuruluşundan bu yana geçen 105 yıl, TBMM’nin milletin iradesini yansıtan bir platform olarak işlevini nasıl sürdürdüğünü gösteren pek çok önemli dönemi içinde barındırmaktadır. Bu yazıda, TBMM’nin tarihini, önemini ve Türk demokrasisine katkılarını detaylı bir şekilde ele alacağız.
TBMM, I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte, Kurtuluş Savaşı’nın öncüsü olarak mücadelenin merkezine yerleşti. 19 Mayıs 1919'da Amasya Genelgesi’nin ilan edilmesiyle başlayan süreç, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Anadolu’nun işgaline karşı direnişin sembolü haline geldi. 23 Nisan 1920 tarihinde açılan TBMM, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında kritik bir rol üstlenmiştir. TBMM, millet iradesinin tecelli ettiği bir meclis olarak, demokratik temellere dayanan bir yönetim anlayışının da gelişimini sağladı.
Kuruluşunun ilk yıllarında TBMM, birçok zorlukla karşı karşıya kalmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın ağır şartlarında yapılan bu ilk toplantılarda, bağımsızlığın sağlanması adına önemli kararlar alınmış, Türk milletinin kaderini belirleyen yasalar çıkarılmıştır. Bu çerçevede, TBMM'nin işlevselliği ve etkinliği, ülkenin içinde bulunduğu duruma göre şekillenmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasıyla birlikte, TBMM ülkenin yönetim merkezi konumunu güçlendirmiştir.
105 yıllık geçmişiyle TBMM, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de önemli bir aktör olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, demokratik normların ve katılımcı yönetimin nasıl işleyebileceği konusunda birçok reform gerçekleştirilmiştir. Meclis, farklı siyasi düşüncelerin yer alabildiği, halkın iradesinin temsil edildiği bir ortam olarak ülkenin gelişiminde büyük rol oynamıştır.
TBMM, zamanla Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik hayatına yön veren pek çok yasayı kabul etmiştir. Eğitimden sağlığa, ekonomiden kültüre kadar geniş bir yelpazede yapılan düzenlemeler, milletin refahını artırmayı hedeflemiştir. Ayrıca, kadın haklarının tanınması ve toplumsal eşitlik gibi konularda da önemli adımlar atılmıştır. Kadınların seçme ve seçilme hakkı, 1934 yılında TBMM tarafından kabul edilmiş, Böylece, kadın-erkek eşitliği adına uzun bir yolculuğun temelleri atılmıştır.
Ülkenin içinden geçtiği her kritik dönemde TBMM, halkın iradesini temsil etmeye devam etti. 1960, 1980 ve 2016’daki darbelere karşı gösterilen direnişler, TBMM’nin demokrasinin kalesi olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu nedenle, TBMM, sadece bir yasama organı değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin simgesi olmuştur.
Son olarak, günümüzde TBMM hala önemli bir işlevselliğe sahiptir. TBMM, yasaların yapıldığı, siyasi tartışmaların yaşandığı ve milletvekillerinin halkı temsil ettiği bir forum olarak işlev görmektedir. Dijitalleşen dünyada TBMM, teknolojik gelişmelere uyum sağlayarak halkla olan iletişimini güçlendirmeye çalışmakta; sosyal medya aracılığıyla genç nesille etkileşim kurarak her yaştan bireye ulaşma hedefini gütmektedir.
TBMM’nin 105. yaşında, halkın egemenliğini savunan ve demokrasinin gücünü temsil eden bir kurum olarak geleceğe yönelik umutları daha da artırmaktadır. Geçmişin güçlü mirasını geleceğe taşıyan TBMM, Türk milletinin iradesinin en önemli ifadesi olmaya devam etmektedir. Halkın sorunlarına çözüm üretme çabası ve demokratik değerleri koruma görevi, TBMM’nin temel misyonları arasında yer almaktadır. Bu anlamda, TBMM, Türk demokrasi tarihinde asla unutulmaması gereken bir yere sahiptir ve varlığıyla Türkiye’ye bir güvence sunmaktadır.