1912'deki Titanik felaketi, denizcilik tarihinin en trajik kazalarından biri olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak bu olayın içinde yer alan birçok ilginç hikaye ve detay da bulunmaktadır. İşte bu olaylardan biri, Titanic’in en şanssız yolcusuna odaklanıyor: William Ernest Carter. Doğal afetlerden, kaza ve sahtekârlıklara kadar birçok olası durum elbette yaşanabilir ama bu yolcunun başına gelenler, belki de tarihin en ilginç tesadüflerinden biri olarak değerlendirilebilir.
William Ernest Carter, Henrietta ve William Carter çiftinin en büyük oğluydu. Young'un kuzeyi olan Londra’da doğup büyüyen Carter, ailesinin tek varisi olarak büyük bir sorumluluk altındaydı. 1912 yılında Titanik’in yaptığı ilk sefer için gemiye bindiği zaman aslında hayatının belki de en büyük hatasını yapacağını fark edememişti. Başlangıçta bir iş gezisi için gemiyi tercih eden William, arkadaşları ile birlikte lüks yolculuk için planlar yapıyordu. Ancak, gemiye binmeden önce yaşanan bazı olaylar hayatını altüst edecekti.
Carter, Titanik'e binmeden hemen önce iki gün boyunca istenmeyen olaylarla karşılaştı. Öncelikle, ablasının başına gelen büyük bir kaza ve ardından da iş anlaşmalarının iptali onu fazlasıyla düşündürmüştü. Geminin güvenliği konusunda dönen söylentiler, yolculukları sırasında zihinlerini sürekli kemiriyordu. Ancak, dostlarından gelen cesaretlendirici sözler ve Titanik'le ilgili yapılan övgüler, tüm tereddütlerini unutturmuştu.
Gerçekte, Carter için bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu bir an bile düşünmeden Titanic'in yolcuları arasında yerini almıştı. Gemiye bindikten sonra yaşanan lüks ve ihtişam, yaşadığı şüphelerin yerini almakla kalmamış, aynı zamanda onun kendisini özel hissetmesine neden olmuştu. Gemi, en yeni teknolojiyle donatılmış, bilet fiyatları ise ona ve arkadaşlarına, hayatları boyunca unutamayacakları bir macera sunuyordu. Ama belki de bu durum, onların başına gelecek olan felaketi önemli ölçüde gizlemişti.
Titanik, yolculuğuna çıktığında hâlâ pek çok insan için dünyanın en güvenli gemisi olarak tanıtılıyordu. Ancak Carter’ın içindeki korkular, bu büyük yolculuk esnasında giderek artmaya başladı. Gemi yaklaşık iki gün süren yolculuğunun ardından gece yarısı buzdağına çarptığında, Carter’ın içinde bulunduğu ruh hali ve hisler katbekat değişecekti.
Felaketten sonra, kendisi için bir mucize olan kurtuluş ana hikayesini oluşturdu. Karşılaştığı olaylardan sonra, yaşadığı şüphenin gerçekliğe dönüştüğünü ve bu karara neden itiraz etmediğini anlama fırsatı buldu. Belki de William Ernest Carter, tüm bu olayların kendisine çok çok iyi bir dibi olabileceğine inandı; yine de, olaylar biraz daha kötüye gittikçe pişmanlığından kurtulamayarak tarihe geçmeyi başardı.
Carter, Titanik faciasından sağ kurtulan bir yolcu olarak birçok insanla karşılaştığında, yaşadığı olayları ve hissettiği korkuları anlattı. Arkadaşları ve akrabalarıyla yaptığı tartışmalar, temel kişiliğini ve cesaretini şekillendirdi. Ancak, her zaman içindeki pişmanlık ve 'benim olmamam gereken bir yerdeydim' düşüncesi, psikolojik olarak onu derinden etkiledi.
Yıllar geçse de Titanik'teki tüm olayları unutması mümkün olmadı. Carter, başından geçenleri bir anı kitabında yazma kararı aldı ve Titanik'teki deneyimlerini daha geniş kitlelere ulaştırma isteğiyle bu çalışması pek çok ilgiyle karşılandı.
Şimdi, William Ernest Carter'ın hikayesi, birçok insan için yalnızca bir trajedi değil, aynı zamanda yaşamın bazen nasıl acımasız olabileceğini de simgeliyor. Geride kalan yolcuların yanında tarih sahnesinden silinip gitmektense, yaşadığı olaylarla birlikte kalmayı tercih etti. Titanik'in en şanssız yolcusu olarak anılmasının altında yatan gerçekler, aslında bu yolculukların ne kadar ince bir ipin üzerinde döndüğünü gösteriyor. Onun yaşadığı pişmanlık ve korkular aslında hepimizin hayatlarına dair önemli dersler barındırıyor. Zamanlar değişse de, her insanın alacağı kararların sonuçları üzerindeki etkisi asla göz ardı edilmemeli.
Sonuç olarak, Titanik faciasında hayatta kalan ama içsel bir pişmanlıkla dolup taşan William Ernest Carter, tarih boyunca çok az insanın yaşayabileceği bir deneyimi paylaşmış oldu. Gemiye bindiği için müthiş bir pişmanlık duyarken, aslında başına gelenlerin sadece kendisine değil tüm insanlığa dair önemli bir hikaye ortaya çıkardığını fark etmesi uzun sürmedi. Titanik'i tercih eden birçok yolcunun hikayeleri arasında, Carter’ın hikayesi belki de en dikkat çekici olanı olarak kaldı ve insanoğlunun hayatı boyunca vermesi gereken kararları sorgulamasını sağladı.