Gıda ve tarım sektörü, günümüzde hem ekonomik hem de stratejik öneme sahip bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda Türkiye’den ABD’ye tarım ürünleri ihracatı yapan genç girişimcilerin hikayeleri, bir yandan ülke ekonomisine katkıda bulunurken diğer yandan tarımda sürdürülebilir modeli de beraberinde getiriyor. İşte bu hikayelerden biri, üniversite öğrencisi bir gencin liderliğinde şekillendi. Çiftlik kurarak ABD’ye 17 tür tarım ürünü siparişi veren bu genç girişimci, koşuşmanın ve azmin gücünü gösteriyor.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuyan Emre, henüz üniversite hayatına başladığı ilk yıllarda tarım sektörüne olan ilgisini keşfetti. Özellikle, modern tarım uygulamaları ve sürdürülebilir tarım yöntemleri üzerine yaptığı araştırmalar, ona ilham kaynağı oldu. Emre, ailesinin köyde sahip olduğu bir arazide yetişen ürünlerden yararlanarak, bir yandan eğitimine devam ederken bir yandan da tarımsal üretim yapma kararı aldı. Üniversite arkadaşlarını da bu projeye dahil ederek bir ekip oluşturdu. Gerekli bilgilerine, staj yaptığı çiftlikten edindiği deneyimlerini de ekleyerek, kendi çiftliğini kurmaya karar verdi.
Emre ve ekibi, uzun süren araştırmalar ve geliştirmelerin ardından kolları sıvayarak kendi çiftliklerini kurdu. Çiftliklerinde toplam 17 farklı türde tarım ürünü yetiştiren ekip, modern seracılık tekniklerini kullanarak kısa sürede Türkiye’nin tarım pazarına önemli bir katma değer getirmeyi başardı. Domates, biber, salatalık gibi klasik ürünlerin yanı sıra, pazarda sıkça aranan aromatik otlar ve organik sebzeler de üretmeye başladılar. ABD pazarına girmeyi hedefleyen genç girişimciler, ilk olarak birkaç çeşit ürünü tedarik etti ve sipariş almak için bağlantılara girdi.
Emre, özellikle ABD’nin organik ürünlere ve sağlıklı gıdalara olan ilgisini gözlemleyerek bu ürünleri seçmelerinin altında yatan sebepleri şöyle özetliyor: "Amerika'da sağlıklı yaşam trendi yükseliyor. Organik ve doğal ürünlere talep her geçen gün artıyor. Biz de bu talebi göz önünde bulundurarak ürün yelpazemizi oluşturduk."
İlk siparişlerini aldıktan sonra büyük bir heyecan yaşayan ekip, ürünlerini hem kaliteli hem de sürdürülebilir üretim yöntemleriyle yetiştirdi. Emre, tüm süreçleri titizlikle takip ederek, ürünlerinin hem kalite hem de tazelik açısından en üst standartları sağlamasına özen gösterdi. Bununla birlikte, çiftliklerinin sürdürülebilirlik ilkelerini de ön planda tutarak, çevre dostu uygulamalara yönelmeleri, ABD pazarına girişte onlara ciddi bir avantaj sağladı.
Emre ve ekibinin başarısı, sadece ilk siparişleri almakla sınırlı kalmadı, aynı zamanda tarım sektöründeki sürdürülebilirlik açısından da önemli bir örnek teşkil etti. Emre’nin hedefleri arasında, çiftliği büyütmek, yeni ürünler eklemek ve teknoloji ile tarımı birleştirerek verimliliği artırmak bulunuyor. “Gelecekte, akıllı tarım uygulamalarına yönelmek istiyoruz. Sensör entegrasyonları ve veri analizi ile daha verimli bir üretim süreci sağlamak en büyük hedeflerimizden biri” diye ekliyor.
Emre’nin hikayesi, genç girişimcilerin tarım alanında nasıl inovatif adımlar atabileceğini ve dünyaya açılabileceğini gösteren bir örnek olarak dikkat çekiyor. Emre gibi gençlerin gerçekleştirdiği projelerin yaygınlaşması, Türkiye’nin tarım endüstrisine yeni bir soluk getirebilir ve ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlayabilir. Eğitim hayatının yanı sıra girişimcilik ruhunu da taşıyan gençler, tarım sektörüne yeni bir nefes getirirken, özgün ve kaliteli ürünleriyle uluslararası sahneye çıkmayı başarabiliyor. Böylece, tarımın geleceği hakkında umut verici gelişmeler yaşanıyor.
Özetle, Emre ve ekibinin hikayesi, üniversite hayatının girişimcilikle birleştiği, azim ve yenilikçilikle dolu bir başarı örneği. Bu yolculuk, aynı zamanda gençlerin tarım sektöründeki potansiyelini ve sunduğu fırsatları gözler önüne seriyor. Gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konularının giderek daha önemli hale geldiği günümüzde, gençlerin bu alandaki çalışmaları, gelecekte dünyaya hitap eden birer marka yaratma noktasında atılmış büyük adımlar olarak değerlendirilebilir.